Açgözlülük, maddi manevi her türlü şey için doymak bilmeyen ve mevcutla yetinmeyen insanlar için kullanılan bir tabirdir. Bu tip insanlar mutlu olmak için zaruri olan şeylerin yeterince olmaması korkusu yüzünden ve bu düşüncenin takıntı haline gelmesinden dolayı oldukça rekabetçi ve doyumsuz oluyorlar.
Aç gözlü insanlar genelde huzursuz, endişeli ve mutsuz kişilerdir. Çevrelerinde pek bir karşılıkları yoktur. Sayılıp sevilen değer gören insanlar değillerdir. Zira aç gözlü birine Tekirdağ’ı versen doymaz. Bir süre sonra gözünü Edirne’ye diker. Sürekli doymak bilmeyen hırsları ve arzuları yüzünden hem kendilerini hem de çevresindekileri mutsuz ederler. Bu tip insanlar ve anlayışları sadece topluma ve çevresine değil, yaşadığımız dünyaya, doğaya ve çevreye de zarar verirler. Depremde yıkılan ve insanların ölmesine sebep olan evler, daha fazla para kazanma hırsıyla yapılan çürük binalar nedeniyle değil midir?
Bugün ozon tabakası delindi ise insanoğlunun bitmek bilmeyen daha fazla isteme duygusundan değil mi? Denizlerimizde avlanacak balık bu açgözlülük yüzünden azalmadı mı? Yani insanoğlunun yapısındaki bitmek tükenmek bilmeyen daha fazlasına sahip olma isteği ve güdüsünün sonu olmadığı gibi bu duygu ve düşünceye sahip olanlar ne kendileri rahat ve mutlu olurlar ne de çevrelerini mutlu edebilirler.
Aç gözlü insanlar yaşadığı toplumun şartlarına göre her şeye sahip olsa yine gözü başkalarının kazanımlarında olur. İçini kemiren bu duygu yaşamı boyunca onu huzursuz ve mutsuz eder. Oysa kanaatkar ve şükür sahibi insanlar ellerindekiyle yetinmeyi bilen huzurlu insanlardır. Bugün olmayanı yarın çalışarak bir şekilde elde edersin ve bu anlayışla bugünü kendilerine zehir etmezsen ancak elde varken daha fazla deyip sonu olmayan hırs ve açgözlülük bu dünyada insanın başına gelen en kötü şeydir. İnsan elindekiyle yetinip sağlıklı ve mutlu olmanın yollarını kendi içinde bulmalıdır. Aşırı hırslı ve aç gözlü insanlardan uzak durun. Hayatınıza sokmayın. Mutsuz olmayın.
Eski bir İran atasözü ne güzel özetlemiş bu durumu: ‘’İki kral bir dünyaya sığmaz, yedi derviş bir kilimde uyur.’’